31 Ocak 2015 Cumartesi

2014 temmuz Roma gezilecek yerler

Roma'da ücretli ve üzretsiz gezilecek birçok yer var. Tarihi merkezi çok iyi korunmuş bir şehir burası. Elimden geldiğince bilgi vermeye çalışacağım. Unuttuklarım affola...

Colosseo: Mutlaka görmelisiniz. Giriş ücreti 12€ ve aldığınız bilet Foro Romano ve Palatino için de geçerli. İmparator Vespasian'ın emri üzerine MS 72 yılında yapılmış bu yapı dünyanın en büyük amfi tiyatrosu. 50.000 kişi kapasiteli. 80 adet girişi var. İç kısmı arena, podyum ve mahzen olarak 3 bölüme ayrılmış. Zamanında gladyatör müsabakaları ve halk gösterileri için kullanılmış. Çevresinde bir sürü kaslı sahte gladyatör fotoğraf çektirmek ister misiniz şeklinde bekliyor. İki katlı gezi otobüsleri mutlaka çevresinden geçiyor. Gece ışıklandırmasını da görmenizi tavsiye ederim.





İçini gösteren fotoğraf çekmemişiz. Eski gezi fotoğrafını koydum. Bu arada yanımda duran ve sözkonusu geziyi çok keyifli kılan arkadaşımız Besim'e selamlar. Kendisini çok özledik.

San Pietro Bazilikası: Mutlaka görmelisiniz. Buraya giriş ücretsiz. Ama çok uzun kuyruklar var. İçerideki sanat eserleri bu çabaya kesinlikle değiyor. Bazilikanın en önemli bölümlerinden biri planı Michelangelo'ya ait olan kubbe. 550 basamağı olan bu kubbeye yürüyerek veya belli bir kısmına kadar asansörle çıkabiliyorsunuz. Bu kısım ücretli. Ama yukarıda karşınıza çıkan manzara her çeşit çabaya değiyor. Mutlaka çıkın derim.









 Vatikan müzeleri: Mutlaka  görmelisiniz ama acaip kuyruk oluyor. Ya sabah erkenden sıraya girmek ya da internetten giriş biletlerini almak lazım. http://www.rome-museum.com/ticket.htm adresinden bilet alınabilir. Bu yöntemi tavsiye ederim. Belki 5-10 € fazla ödüyorsunuz ama o upuzun sıranın yanından geçip rahatça size özel kapıdan içeri giriveriyorsunuz.





Bahçede sizi bu dev küre karşılıyor. İsterseniz dönmesini sağlayabiliyorsunuz.

Müzeye gelince; 1400 odadan oluşan bir komplekste farklı koleksiyonlar sergileniyor.


 


Müze ve galerileri içinde barındıran 25 bölüm var. Bunların en dikkat çekenleri sistine şapeli, eqyptian museum, raphael's room. Giriş 16€ . Tüm müzeyi gezmek oldukça vakit alıyor ama değiyor. Tabii en ilgi çeken bölüm sistene şapeli. Şapel Papanın resmi ikametgahı aynı zamanda. Şapele girer girmez dört bir tarafta bulunan freskler başınızı döndürüyor. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Ayrıca inanılmaz kalabalık olduğundan durup freskleri uzun uzun incelemek imkansız. Çok fazla görevli var. Durduğunuz anda bile uyarıyorlar. Michelangelo tarafından 1508-1512 yılları arasında yapılan ve şapelin tavanında bulunan freskin tam ortasında yer alan "Adem'in yaradılışı" ve sunak duvarında bulunan "Kıyamet Günü" tasvirlerini kaçırmayın.

Şapeli çektirmiyorlar ama görüldüğü gibi şapele giden koridorlarda hiç fena değil:))
Papalık arabalarının olduğu bölümde ilginç. Bir bölümünde Mehmet Ali Ağca'nın papayı vurmasının videosu oynuyor sürekli. İnsan biraz utanıyor. Bu arada bu kötü olaydan sonra arabalara kurşun geçilmez bölüm eklenmiş. Aşağıdaki merdivenleri de kaçırmamanızı öneririm. Çok güzel. Zamanında papalar atla inip çıkabilsin diye yapılmışlar. Ama sanat eseri gibi.

 Bu da bahçenin arsız kabadayı martılarından. Evcil kedi-köpek gibi olmuşlar. Ne verirseniz yiyorlar. Peşinizde dolaşıyorlar.



Pantheon: İmparator Hadrianus tarafından gökbilim çalışmalarını yürütmek için yaptırılmış. Yapıldığı dönemde pagan tapınağı olarak kullanılan bu yapı diğer tapınakların aksine tüm tanrılara adanmış ve Hristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte kiliseye dönüştürülmüş. Yapının en büyük özelliği üzerinde yuvarlak bir açıklık(oculus) bulunan kubbesi. Tüm ışığı bu açıklıktan alıyor. Kubbenin çağı ve kubbe üzerinde bulunan açıklığın yerden yüksekliği (43.3 m.) birbirine eşit. Girişi ücretsiz. Bu bina ve içinde bulunduğu meydan benim Roma'da en çok sevdiğim yer. Bu meydana çıkan daracık hareketli sokaklara, cafelere, pantheon'un içindeki ışığa ve huzura bayılıyorum. Diğer bayıldığım meydan piazza navona'da buraya çok yakın. Pantheon'a sırtınızı verip durduğunuzda meydanın en solunda yukarıda bir sokak var. Bu sokaktaki marketten uygun fiyatla peynir limoncello vs. alabilirsiniz.


Piazza Navona: San't Agnese kilisesi ve Bernini'nin "dört nehir çeşmesi" burada. Bu çeşme dünyanın dört büyük nehrini temsil ediyor. Hangileri mi? Nil, Rio de la Plata, Ganj ve Tuna. Meydanda birçok cafe ve Restoran'da var. Günün her saati hareketli. Gece ışıklandırması da süper.



Trevi çeşmesi: İpek'in şansına bu kez tadilatta olduğundan göremedik. Ama inanılmaz güzel bir çeşmedir. Üç yolun kavşağında bulunduğu, diğer bir görüşe göre ise üç yer altı su yolunun bu noktada toplanması nedeniyle trevi(üçyol) çeşmesi adı verilmiş. Hakkında bir çok efsane var. Çeşmeye para atıp dilek dilemek olmazsa olmazlardan ama biz bu kez yapamadık. Çeşmeye arkanızı dönüp omzunuz üzerinden bozuk para atmanız gerekiyor. Bunu iki kere yapmalısınız ayrıca. Biri Roma'ya geri dönmek, diğeri ise kendi dileğiniz için. Düşünüyorum da geçen sefer dilediğim dilek de gerçekleşti, Roma'ya da geri döndüm.:)) Denemek lazım yani.


 İspanyol Merdivenleri : Merdivenlerin önünde bernini ve oğlu Lorenzo tarafından yapılan Fontana della Barcaccia (Eski gemi çeşmesi) bulunuyor. Ama tadilata almışlar burayı da. Sarıp sarmalanmış. Ayrıca merdivenlerin sembolü olan güzelim çiçekleri de kaldırmışlar. Bu sefer pek keyfine varamadık. Önceden görmemiş olsam "bumu yani" diyebilirdim. Ama siz şansınızı deneyin bence. 



Trastevere: Özellikle Santa Maria bazilikası'nın bulunduğu eski Trastevere köyü ve etrafını görünce, kıvrılarak ilerleyen sokaklarda yürüyünce, tarihi binaların arasındaki minik cafelere kurulup espressonuzu yudumlayınca, geleneksel trattoria(aile işletmesi)'larda İtalyan yemeklerine doyunca tadı çıkıyor buranın. Akşamda çok güzel.

Daha bir sürü yer var tabii ama ben favorilerimi yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz.





 
 


 




-           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder