31 Ocak 2015 Cumartesi

2014 temmuz Toscana bölgesi 1.gün

Toscana bölgesine turlarla da gidebilirsiniz. Ama biz kendimiz canımızın istediği yerde durmayı sevdiğimizden Floransa'dan teslim alıp, Roma'da teslim etmek üzere bir araba kiraladık. Türkiye ehliyeti sorun olmadı. Ful sigorta olmasına özellikle dikkat ettik. Malum bilmediğimiz yollar. Ne olu ne olmaz. Sabah erkenden arabamızı (Audi A3) teslim aldık ve yollara düştük. Sıkı bir harita çalışması sonucunda Chianti yolunu izleyerek (üzüm bağları arasından giden keyifli bir güzergah), San gimignano'ya doğru yola çıktık. Toscana bölgesi gerçekten kocaman bir bölge. Öyle 1-2 günde her yerini gezmek mümkün değil. Ama bir sürü güzel yere gitmemize rağmen bizi çok etkiledi. Öyle fotoğraflar çektik ki görenler gerçek olduğuna inanamadı. Bir örnek (ipek çekti):


Bu bölgede tarihi doku çok güzel korunmuş. Hangi kasabaya girseniz hayran kalmadan çıkamıyorsunuz. Bir sürü yere gidebilirsiniz ama biz gezimize San gimignano ile başladık. Ortaçağ'da Roma'ya giden hacılar bu kasabada mola verirmiş. Daha sonra haç rotası değişmiş ve nüfusu yarı yarıya azalmış. Kalanlar kasabayı gerçekten iyi korumuş. Şu an tam bir ortaçağ kasabası görünümünde. Turizm ve şarap üretimini sayesinde oldukça gelişmiş. Kentin siluetinde uzun kuleler dikkat çekiyor. Orijinalinde 76 adet olan kulelerden şu anda 14 tane kalmış. Bu penceresiz kuleler sahiplerinin servetini ve gücünü temsil ediyormuş.


 13. yüzyıldan kalmış olan meşhur kuyu. Piezza della Cisterna'da.



Biz çok sevdik bu kasabayı. Fotoğraflarla anlatmak gerçekten mümkün değil. Bu arada piezza della cisterna'daki dondurmacıları atlamayın. Venedik'ten sonra yediğimiz en güzel dondurmaydı. Restoranlar da çok şirin.
Bu şirin kasabada birkaç saat geçirdikten sonra yine düştük yollara.Monteriggioni üzerinden Siena'nın yakınından geçerek Montepulciano'ya doğru yola çıktık. Monteriggioni tam tepede, tamamı surların içinde, yine çok şirin bir kasaba. Ama burada fazla oyalanmadık. Akşam montepulciano'da şahane bir restoranda rezervasyonumuz olduğundan biraz acele ettik açıkçası. Otelimizi de bu restoran yüzünden Montepulciano'dan seçtik. Hotel Panoramic. Çok keyifli bir yolculukla akşam saatlerinde otelimize ulaştık.
2 gece konakladığımız Hotel Panoramic otel bizim için şahane bir sürpriz oldu. Çünkü bu oteli de yine hotels.com'dan çok uygun bir fiyata almıştım ve çok bir beklentim yoktu açıkçası. Ama otel İtalya küçük oteller kitabında ilk 10 içinde olan bir otel çıktı. Herşey süper ötesiydi gerçekten. Şahane bir oda, kocaman ve yumuşacık havlular, saten yatak takımları, sıcak bir karşılama, süper ötesi bir havuz alanı, çok güzel bir kahvaltı vs.vs. Bayıldık biz bu otele.



 Odamıza yerleştikten sonra montepulciano gezisine başladık. Otelimizden şehir böyle görünüyor. Montepulciano deniz seviyesinden 605 m yükseğe kurulmuş toscana'nın en yüksek kasabalarından biri.





Toscana genelde olduğu gibi burada da şehrin içine arabayla giremiyorsunuz. Arabayı surların dışında park ettikten sonra merdivenleri tırmanarak şehre girdik. Burası da çok güzel korunmuş. Ben burayı Alacakaranlık filmi nedeniyle çok görmek istiyorum. Edward'ın intihara teşebbüs sahnesi bu kasabada çekilmiş.  Kasabanın genel olarak biraz ürtütücü bir havası var . Gerçekten vampirler yaşamış gibi hissediyor insan. Aşağıda ana meydan görünüyor.
 

 Burası Vino Nobile Di Montepulciano şaraplarının merkezi.
 


İşte Edward'ın dışarı çıktığı bina.


 Akşam saatlerinde gökyüzü. Güzel bir gezintiden sonra tam rezervasyon saatimizde Osteria Acquacheta (via del Teatro 22,53045 Montepulciano, 0578 75 84 43) isimli restorana ulaştık. Burası aslında kasap dükkanı gibi bir yer. Standart basılı bir menüleri yok. Rezervasyonsuz yer bulmak mümkün değil ve sadece telefonla rezervasyon alıyorlar. Fiorentina steak için en iyi adres deniyordu. Gerçekten haklı çıktılar. Bayıldık biz buraya.





Dar, uzun, sonu fırınla biten bir dükkanda tanımadığınız insanlarla masa paylaşarak oturuyorsunuz. Kağıda yazılmış bir menü getiriyorlar. Çok karizma bir şefi var. Aşağıda görülüyor kendisi.


Ve yemek seremonisi başlıyor. Biz, salata, armutlu pecorino, trüf mantarlı pecorino, picci makarna, kocaman bir steak, 3-4 sosis , ev şarabı ve su için 73,7 € hesap ödedik. Yani bu kadar tantanaya ve lezzete göre oldukça hesaplı bir fiyat. Hesaplamayı da direk önünüzde duran örtü kağıdın üzerinde yapıveriyorlar:)) Çok memnun ve mutlu ayrıldık. Hatta bizim et sevmeyen kızımızız ısrarıyla ertesi gece içinde rezervasyon yaptırdık.


Bu güzel yemekten sonra aşağıdaki güzel pastanede kahvelerimizi içtik ve otelin yolunu tuttuk.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder