4 Temmuz 2015 Cumartesi

Florida turu /Miami (1)

Bu sefer izlenimlerimi günlük gibi anlatmaya karar verdim. Umarım sıkılmazsınız.

Problemsiz bir şekilde Lufthansa ile Frankfurt aktarmalı olarak Miami'e vardık. Biletleri yaklaşık 6 ay öncesinden aldığımız için oldukça hesaplı bir yolculuk oldu. Uçağımız çok büyük ve konforluydu. Ama yine bir Lufthansa klasiği olarak yemekler pek iyi değildi. Hostesler bizi memnun etmek için çırpındı, durdu. Hizmetten (yemek hariç) çok memnun kaldık.

Otelimiz Miami Beach'de. Burada kalınabilecek en güzel bölge orası zaten. Oteli anlatmadan önce Miami havaalanından bahsetmek istiyorum. Oldukça büyük bir havaalanı. Otelinize veya şehre ulaşmak için 3 seçenek var. Ya otel sizi alacak, ya taxi'e bineceksiniz, ya da toplu taşıma kullanılacak. Taxi 40-50$ arası tutabiler dedikleri için biz 3.yolu seçtik ve hiç pişman olmadık. Çok kolay oldu. pasaport kontrolünden çıkınca öncelikle MIA işaretlerini takip edip ücretsiz trene binip MIA bölgesine (Tren, raylı, metrobüs) ulaştık. 3 kişi için 7,5$ ödeyip bilet aldık ve 150 nolu otobüse binerek yaklaşık 20 dk.'da otele ulaştık. İneceğimiz durak konusunda otobüs şöförü çok yardımcı oldu.



Otelimizi tripadvisor ve hotels.com'daki yorumları baz alarak seçtik ve yine hiç pişman olmadık. Miami beach'de THE SHEPLEY HOTEL'de 3 gece konakladık. Çok şık, çok temiz, konforlu bir butik otel burası. Tam karşısında katlı otopark var. Meşhur plaja ve ocean drive'a ilk paralelde. Odamıza, karşılamaya ve otelin konumuna bayıldık. Otelin şezlong ve havluları da verdiğini duyunca ekstra memnun olarak odamıza çıktık. 1-2 saat dinlenip miami gecelerine akma planımız uyuyakalıp sabaha karşı 5'de uyanınca bozuldu biraz tabii ama keyfimizi bozmadık. Dinlenmek de lazım tabii.

Ön cepheden küçük görünüyor ama arkaya doğru uzun bir bina.


Çok şık bir lobi değil mi??

Odamıza giderken geçtiğimiz bu koridora bayıldık. Fotoğraflar o kadar hoş ki. Bakmadan geçmek mümkün değil.

Otelde kahvaltı beklediğimiz gibi. Bol hamur işi, granola, süt, meyve suyu, taze kahve, taze meyve. Fena değil yani. Tek sıkıntı yemek salonu yok. Tabağınızı hazırlayıp lobideki oturma alanında yiyebiliyorsunuz ama bu alan bir amerika klasiği olarak aşırı klima etkisinde ve buz gibi. Dışarıda küçük bir veranda var. Orası da çok şirin ama 9'dan sonra güneş oturmaya pek izin vermiyor. Otelde eleştirebileceğim tek nokta da bu zaten.

Otelden çıkıp yaklaşık 200 m yürüyerek sahile ulaştık ve çarpıldık. Bu nasıl güzel bir görüntü anlatamam. 10-12 km uzanan bir sahil, yemyeşil palmiyeler, art deco oteller, süper lüx arabalar, süper bir hava. Bayıldık. Attık kendimizi okyanusun kollarına. Bol yüzme, güneş, kum, manzara derken süper bir sabah geçirdik. Sonrasında otele dönüp biraz dinlendik. Malum buranın havasına, suyuna alışık değiliz. Hızlı yoruluyoruz. Bu arada otel seçimimiz çok isabetliymiş gerçekten. O kadar sıcak ve yardımcı bir yaklaşımları var ki kendimizi evimizde hissediyoruz.



Biraz dinlendikten sonra kiraladığımız arabayı almaya gittik. Sixt firmasından TOyota Rav4 bir araç ayırtmıştık. Onun yerine üst segment, yepyeni bir Volvo jip verdiler sağolsunlar. Arabayı görünce eşimin yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Çoook mutlu olduk. Arabaya atlayıp, bize tüm tatil boyunca çok yardımı olacak navigasyon cihazımızı da kurup attık kendimizi yollara. Navigasyonu kiralamak veya buradan almak oldukça pahalıya mal oluyor. Biz yola çıkmadan nagitech'in sitesinden 1 aylık USA haritası kiralayıp yükledik ve tüm sorun çözülmüş oldu.

Hedefimiz Key West'e gitmek. Harita üzerinde Florida'nın en uç noktası. Yol yaklaşık 2 saat sürecek gibi görünüyor ama tabii yine hiç bir şey planladığımız gibi gitmiyor. Navigasyona rağmen, bir sürü yerde yol inşaat ve tamiri olması nedeniyle bir türlü doğru yolu bulamıyoruz. Key Vargo'ya bile varmamız akşamüstünü bulunca Key West planı imkansız hale geliyor.  Birde dönüşü var bu yolun yani değil mi? Islamorada'da güzel bir akşam yemeği yemeğe ve dönmeye karar veriyoruz. Ve yine çok isabetli bir karar verdiğimizi görüyoruz. Çünkü süper bir yer buluyoruz. Adı Islamorada Fish restaurant&market. Key West'e doğru sağda, Miami'e doğru ise solda. Yol tarafında küçük bir bina var ama asıl restaurant, marina ve iskeleler arkada. Çok güzel bir manzarası var. Yemekleri de beğendik. Keyfimiz yerine gelmişken birde süper bir müzik başlamaz mı? Değmeyin keyfimize oldu resmen.
                                             Güzel bir kokteyle kim hayır diyebilir?





Baktık ileride bir organizasyon var. Bir bakalım dedik ve ülkemizden hiç alışık olmadığımız bir anma töreninin içinde bulduk kendimizi. Orta yaşın üstü bir grup insan, açık büfe yiyecekler ve içkiler eşliğinde yakın zamanda kaybettikleri arkadaşları Bob'u anıyorlarmış meğer. Onunla ilgili resimlerle panolar hazırlamışlar. Anılarını paylaşarak, manzara ve güzel müzik eşliğinde arkadaşlarını onurlandırıyorlar. Çok hoşumuza gitti. Ölenin arkasından ağlayıp sızlamak yerine böyle anmak fikrine bayıldım. Bu arada gruptan bir hanım yerel kıyafetler giyerek geldi ve herkes için polinezya dansları yapmaya başladı. Bu da ayrı bir hoşluk oldu gerçekten.

                                                           izlemesi keyifliydi gerçekten...
                                                     manzara da müzik de süper...

Ortam çok keyifliydi ama bir de dönüş yolu var diyerek mecburen dönüşe geçtik ve yine kaybola kaybola otelimize dönmeyi başardık.






1 yorum: